1 Ocak 2009 Perşembe

Zehra'ya


Zehra, canım güzel kızım…seni gördüğümde henüz 4 yaşında idin, kara kara gözlerin, simsiyah ta saçların vardı. İki ağabeyden sonra eve minik neşeler getirmiştin. Eh ben de yeni gelindim, herkesi tanımaya çalışıyordum, o kadar çok çocuk vardı ki ben sadece seni tanıyabilmiştim. Seninle oyunlar oynuyorduk, timsaha ‘tismah’ dediğini duyunca basmıştım kahkahayı…yıllar geçti, öylesine güzel bir genç kız oldun ki sana doğum günün için bir yemeni siparişi geldi…sadece beyaz yakışabilirdi sana, yumuşacık bulutlar gibi ama içinin neşesini belirten canlı ve renkli çiçekleri de olmalıydı, camdan pırıltılar senin pırıltılarına karışmalı, pembe kuartzlar, gümüş zincirler, mavi seramik çiçekler sallanmalı ucundan ve bir de sana şans getirmesi , nazarlardan esirgemesi için yaratana mesaj götüren mavi boncuklu balığı. Oldu işte, bu hikaye de benden sana hediye oldu. Güle güle, rengarenk güller gibi kullan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...