İstanbul serisi kolyeleri hazırlarken bambaşka bir ruh haline bürünüyorum, Lale'ye, Kız Kulesi'ne, şehir hatları vapurları, Galata Kulesi'ne dokunurken ve onlardan oluşan kompozisyonu gerçeklerken ben de bir kez daha İstanbul oluyorum. Ve bu serinin hiç bir tasarımı beklemiyor, bu da demekki İstanbul ruhumuzda, bizimle birlikte yaşıyor. En son çalışmam olan 'Laleli İstanbul' gerçek bir öyküye tanıklık etti..Birbirini çok seven iki arkadaştan biri İstanbul'dan ayrılıp başka bir şehre yerleşince, İstanbul'da kalan gideni çok özleyince.........
Şule sağa sola bakar, hep Tülin in en çok sevdiğini bildiği ya incili bir şey ya da İstanbul kokan bir şey göndermek ister..Ne Sahaflar kalır ne aksesuarcılar, örgü konusunda da kendini çok ta iyi bulmayınca Tülin'in omuzlarından dökülüverecek bir şal da öremez...Bir gün Laleli İstanbul'u gördüğünde içi bu kolyenin arkadaşına gitmesi gerektiğini hissettiriverir. Kolyenin şehir hatları vapuruna bir inci tanesi eklettirir Şule... adası belki de dolunayı da tamamdır artık. Kolye büyük bir hızla Tülin'e doğru yola koyulur..
Kolye Tülin'e ulaştığında paketin üzerinden ipuçları bulmaya çalışır, bir şeyler, birilerini çağırıştırır ama bulamaz..kolyeyi gördüğündeki duyguları;
Bu güzellik şimdi benim boynumda.
İçi İstanbul ve dost sevgisi ile dolu yüreğimin hemen üzerinden geçiyor şehir hatları vapuru.
Çok teşekkür ediyorum beni mutluluktan ağlatan arkadaşıma ve bunu var eden ellerin sahibine.
işte kolyenin öyküsü çoktan yazılmıştır.. aynı topraklarda ama özlem içinde yaşayanların, bırakıp gittikleri diyarlarda aslında hiç de gitmediklerini anlatan, o şehirden diğerine, özlenen ve özleyen için hiç haberi olmayan birinin bile seferber olma aşkıyla yanıp tutuşabileceğinin anlatıldığı bir öykü..Belkide üç yürek aynı duyguları yaşıyor şu anda, belkide 3 çift göz aynı noktaya bakıyor..Güle güle kullan Tülin, Şule'nin duyguları ve benimkiyle birleşen sevgisi ile...
Şule sağa sola bakar, hep Tülin in en çok sevdiğini bildiği ya incili bir şey ya da İstanbul kokan bir şey göndermek ister..Ne Sahaflar kalır ne aksesuarcılar, örgü konusunda da kendini çok ta iyi bulmayınca Tülin'in omuzlarından dökülüverecek bir şal da öremez...Bir gün Laleli İstanbul'u gördüğünde içi bu kolyenin arkadaşına gitmesi gerektiğini hissettiriverir. Kolyenin şehir hatları vapuruna bir inci tanesi eklettirir Şule... adası belki de dolunayı da tamamdır artık. Kolye büyük bir hızla Tülin'e doğru yola koyulur..
Kolye Tülin'e ulaştığında paketin üzerinden ipuçları bulmaya çalışır, bir şeyler, birilerini çağırıştırır ama bulamaz..kolyeyi gördüğündeki duyguları;
Bu güzellik şimdi benim boynumda.
İçi İstanbul ve dost sevgisi ile dolu yüreğimin hemen üzerinden geçiyor şehir hatları vapuru.
Çok teşekkür ediyorum beni mutluluktan ağlatan arkadaşıma ve bunu var eden ellerin sahibine.
işte kolyenin öyküsü çoktan yazılmıştır.. aynı topraklarda ama özlem içinde yaşayanların, bırakıp gittikleri diyarlarda aslında hiç de gitmediklerini anlatan, o şehirden diğerine, özlenen ve özleyen için hiç haberi olmayan birinin bile seferber olma aşkıyla yanıp tutuşabileceğinin anlatıldığı bir öykü..Belkide üç yürek aynı duyguları yaşıyor şu anda, belkide 3 çift göz aynı noktaya bakıyor..Güle güle kullan Tülin, Şule'nin duyguları ve benimkiyle birleşen sevgisi ile...
Sevgili Mugeciğim, ne guzel dillendirmişsin iki dostun... hayır hayır üç dostun kmlerce uzaklıklarda olsa arada o çok sevdikleri bir şehir de bütünleşmesini...En çok Tülinciğimin boynuna yakışırdı senin guzel tasarımın, iyi günlerde kullansın insallah ve gözyaşı ile değil mutlulukla parlasın gözleri ve o guzel yureği... ama sulu göz yaaa ben napim sevineceğine ağlıyor:( tuhaf çok tuhaf:)))
YanıtlaSilİyi günlerde kullansın Tüliiin:o)) ona şans, ona uğur getirsin..
YanıtlaSil